Benutzereinstellungen

Neue Veranstaltungshinweise

Yunanistan / Türkiye / Kıbrıs

Es wurden keine neuen Veranstaltungshinweise in der letzten Woche veröffentlicht

Kommende Veranstaltungen

Yunanistan / Türkiye / Kıbrıs | Miscellaneous

Keine kommenden Veranstaltungen veröffentlicht

Covid19 Değil Akp19 Yasakları: 14 Maddede Akp19 Krizi

category yunanistan / türkiye / kıbrıs | miscellaneous | feature author Sunday December 20, 2020 21:16author by Devrimci Anarşist Faaliyet - DAF Report this post to the editors

“İktidar Krizi Salgın Yasaklarının Arkasına Saklıyor.”

featured image

İktidar Covid19 önlemleri adı altında ucu açık ve anlaşılmaz yasaklar açıkladı. Salgın süreci boyunca göstermelik önlemleri uygulayan iktidar gerçekçi önlemleri uygulamadı. Önlemleri fakir ve zengin yaşamını ayrıştırarak uyguladı. Bu ayrıştırma sadece ekonomik değildi, tarafı olduğu kültürel kesimleri kayırmasıyla sosyal bir ayrıştırmaya da dönüştü. Başkanın açıkladığı son salgın yasaklarında da bu açıkça ortadadır. Atölyelerde, fabrikalarda, inşaatlarda işçiler çalışıyorken patronlar izolasyonlarını sürdürmekteler. Kahvehaneler ve kıraathaneler kapanıyorken AVM’ler açık kalıyor, dip dibe yapılan ibadetler sürüyor. Bunlar bize, yapılan bu ayrıştırmayı apaçık göstermektedir. Bu yasakların Covid19 ile alakası yoktur. Yasaklar, krizle karşı karşıya kalan toplumun kontrolünü sağlamak ve krizi anlaşılamaz, algılanamaz kılarak saklama çabasının bir ürünüdür.

[English]

Covid19 Değil Akp19 Yasakları: 14 Maddede Akp19 Krizi

İktidar Covid19 önlemleri adı altında ucu açık ve anlaşılmaz yasaklar açıkladı. Salgın süreci boyunca göstermelik önlemleri uygulayan iktidar gerçekçi önlemleri uygulamadı. Önlemleri fakir ve zengin yaşamını ayrıştırarak uyguladı. Bu ayrıştırma sadece ekonomik değildi, tarafı olduğu kültürel kesimleri kayırmasıyla sosyal bir ayrıştırmaya da dönüştü. Başkanın açıkladığı son salgın yasaklarında da bu açıkça ortadadır. Atölyelerde, fabrikalarda, inşaatlarda işçiler çalışıyorken patronlar izolasyonlarını sürdürmekteler. Kahvehaneler ve kıraathaneler kapanıyorken AVM’ler açık kalıyor, dip dibe yapılan ibadetler sürüyor. Bunlar bize, yapılan bu ayrıştırmayı apaçık göstermektedir. Bu yasakların Covid19 ile alakası yoktur. Yasaklar, krizle karşı karşıya kalan toplumun kontrolünü sağlamak ve krizi anlaşılamaz, algılanamaz kılarak saklama çabasının bir ürünüdür.

14 Maddede Akp19 Krizi:

1. Dış Siyasette Kriz: Akp19 iktidarını korumak için, dışarıda saldırgan savaş stratejisi ile gerilimi yükseltiyor. Libya’dan Kıbrıs’a, Irak’tan Suriye’ye dış ilişkilerde çevresindeki her “komşusuna” saldırarak kapmaya çalıştığı pozisyonu kapamıyor. ABD ve Rusya abilerince azarlanan ve pataklanan küçük kardeş olmaktan kurtulamıyor. Fiyaskoyla sonuçlanan saldırgan savaş stratejisi karizma kaybıyla sürüyor.

2. İç Siyasette Kriz: Kendi varlığını devletin varlığı için bir beka meselesine indirgeyen iktidar olası erken seçimi geciktirmeye çalışıyor. Muhalefetin iç ilişkilerine saldırırken kendi iç ilişkilerindeki çözülmelerin artışından açıkça kaygılanıyor. MHP’nin yarı yolda bırakma özelliğinden korkuyor. Dolar ve Euro’nun önlenemez yükselişinin, bakanların birer birer istifası ile sonuçlanacağını biliyor. Yeni bahaneler bulamadığı için kapanmış dosyaları açarak yeni baskılar yaratmaya çalışıyor. Şimdiyse Covid19 bahanesi ile toplumsal bir baskının peşinde. Bekçisi ve polisiyle sokaklarda karşı kültüre saldırıyor.

3. Ekonomik Kriz: TL’nin değer kaybetmesi, artan borçlanma, artan işsizlik, enflasyon gibi ekonomideki sorunlar Covid19’la beraber büyümüştü. Ekonomi Bakanı “Dolara bakmıyorum ben”, “İstesek dövizi indiririz ama istemiyoruz” derken kendi indi koltuğundan. Bakanın istifasıyla apaçık görünen kriz şimdi Covid19’dan kapanan işletmelerin kriziymiş gibi gösteriliyor, gösterilecek. Ama kapanan işletmeler, işsiz kalan milyonlarca işçi Akp19’un çalan çırpan, zengini zenginleştiren, fakiri fakirleştiren ekonomi stratejilerinin sonucudur.

4. Ekonomik Kriz: Yasaklar en çok genç işçilerin çalıştığı sektörleri etkileyecektir. Genç demek dinamizm demektir, eylem demektir. Akp19 gençler tarafından sorunun nedeni olarak görülmek istemez. İstemediği için de krizin nedenini Covid19 gibi göstererek gençlerin dikkatini dağıtmaya çalışır.

5. Sektörel Kriz: Covid19 salgını süresince bazı sektörlerde aşırı yükseliş yaşanırken bazı sektörlerde aşırı düşüş yaşandı. Kurye ve kargo şirketleri, marketçilik vb. patlama yaşarken kahvehaneler, kafeler, restoranlar, sinemalar, tiyatrolar düşüş yaşadı. Birçok iflas gerçekleşti. Bu sektörlerdeki işçilerin işsiz kalması, diğer sektörlerdeki işçileri de etkiledi. Dışarıda işsizliğin artışı, patronlar için daha ucuz emek demektir. İçeride ise işçinin, işsiz kalma korkusuyla sömürüye susması ile sonuçlanmaktadır.

6. Ayrımcılık Krizi: Ekonomik bir ayrımın belirginleştiği 19-65 yaş yasağında, ekonomik artısı olmayan bireylerin yaşamlarının yasaklarla kısıtlanması Covid19 salgınında iktidarın önemli bir önlemi gibi gösterildi. Aslında iktidar için ekonomik gereksizlikleri belirgin olan bu bireylerin eve kapatılıp kapatılmaması sadece şovdu. Bu kesimlerin tüm gün evin dışında olan işçi yakınlarının Covid19’u eve taşıma olasılığıyla karşı karşıya kalmaları, yasağın mantıksal açıdan anlamsızlığını gösterdi. Bu yasak bireylerde kaygının, korkunun artması ve kapalı kalma psikolojisiyle depresyona dönüşmüştü.

7. Örgütlenme Krizi: İktidar Covid19 yasaklarıyla kendisi için bir başka krizi de engellemek istiyor. Toplumun birebir ilişkilerinde gerekli olacak fiziki mesafeyi ısrarlıca “sosyal mesafe” olarak tanımlaması, sosyalleşme mekanlarının büyük baskılarla yıpratılması ve şimdi tekrar kapatılması yaşanan krizin konuşulmasını engellemeye yöneliktir. Mahalle arası kahvehaneler, kafeler, lokaller, kültür merkezleri kapatılarak bireylerin iletişiminin engellenmesi istenmektedir. Alışveriş merkezleri açık, sosyalleşme merkezleri kapalı; atölyeler fabrikalar açık, o fabrikalarda çalışan işçilerin katılacağı etkinlik merkezleri kapalı. Bu yasaklarla krizi konuşmamızı engelleyen iktidar belki yakında “Covid19 salgını konuşmayla yayılıyor!” diyerek konuşmayı da yasaklamak isteyecektir.

8. Örgütlenme Krizi: Akp19’un yayıldığı yerler kapanamaz. Covid19 yayılsın ya da yayılmasın iktidar kendi etkinliklerini, mitinglerini sürdürür. Ekmek, çay izdihamları düzenleyebilir. Şova dönüşen açılışlara binler hala otobüslerle taşınabilir.

9. Medya Krizi: Medya sektöründe diziler, filmler, yarışmalar yüzlerce kamera önü, kamera arkası set işçisiyle sürüyor. Medya, pozisyonu itibariyle durdurulamaz ve durmuyor. Çünkü medya iktidarın olmazsa olmaz gücüdür.

10. Medya Krizi: Salgının bilgisi bilinçli olarak çarpıtılıyor. Salgınla alakalı bilgiler hem çarpıtılıyor hem de gerekli ve gereksiz bilgiler aynı anda yayınlanarak anlaşılması engelleniyor. İktidar kendi kontrolü dışında toplumun bilgilendirilmesini de tacizlerle, tehditlerle baskılamak istiyor. Tabipler Birliği üzerindeki baskı bunun bir göstergesidir.

11. Bilgi Krizi: Bilgiyi kontrol eden toplumu ve bireyi kontrol eder. Bu bakışla kurulmuştur eğitim sistemi. Yani her eğitim sistemi bir başka kontrol gücüdür. Şimdi Covid19 salgını süresince ulaşılamayan uzaktan eğitim başlığında toplumun bilgiyle olan önemli bir bağı kopartılmıştır. Bahane yine Covid19’dur. Zenginin özel derslerle sürdürdüğü eğitimi fakirin “eğitimsizliğiyle” sürmektedir. Çocuğunun eğitimini sağlayamayan anne babalar geleceksizleştiğini düşündüğü çocukların buhranını yaşarken çocuklar da geleceksizliğin tedirginliğini yaşamaktadır.

12. Sağlık Krizi: Salgınla karşı karşıya kalan hastaların teşhisten tedaviye kadar yaşadıkları bir zulümdür. Burada yine zengin-fakir ayrımı nettir. Özel hastanelerin seviyesine asla ulaşamayan devlet hastaneleri aşırı doluluk yaşanmasına rağmen dolu değilmiş gibi gösterilmektedir. Covid19 virüsünün bulaşıp bulaşmaması, pozitif ya da negatif olmak… Kim evde, kim hastanede yatabilir? 14 günlük süre gerçek midir? Hava ile bulaşır mı? Su ile mi bulaşır? Bu karmaşayı çözemeyen toplum, sağlık hakkının ve hizmetinin şartlarını konuşamaz bir kafa karışıklığındadır. Doktoru hastane acillerinde zar zor görürken medyanın tüm kanallarında uzaktan tedavi yapılmaktadır.

13. Sağlık Krizi: Akp19 tarafından bir sektöre dönüştürülen sağlık sistemi içerisinde dolaylı değil direk köleye dönüşmüş temizlikçisinden hemşiresine, doktoruna tüm sağlık işçilerinin psikolojileri alt üst olmuştur. Ara ara küfür edilen kahramanlar çelişkisini yaşayan ve her gün Akp19’un “yakınımdır” baskısını, Covid19’un bulaşma baskısıyla beraber yaşamaktadırlar.

14. Sonlanma Krizi: Akp19’un sonlanma krizidir. Akp19, yaklaşık 19 sene olacak iktidarı süresince Covid19’dan daha bulaşıcı olmuştur ve hastalığı hafif geçmez, ağır geçen vakalarla dolu öldürücü bir virüstür. Gencin, halkların, işçinin, kadının, lgbti’nin, ağacın, derenin, toprağın, adaletin ve özgürlüğün düşmanıdır. Covid19’un tedavisi için ilaçlar, aşılar aranmaktadır. Biliyoruz ki bu salgın ilk değildir. Bizler binlerce yıldır yüzlerce salgının atlatıldığını biliyoruz. Covid19 da atlatılacaktır. Ve bizler biliyoruz ki adaletin ve özgürlüğün karşısındaki iktidar salgını Covid19’dan daha tehlikeli olsa da her iktidar salgını isyanlarla, devrimlerle yıkılacaktır. Yeni bir dünyayı yaratmak için her virüs aşılanacak, her iktidar yıkılacaktır.

Devrimci Anarşist Faaliyet

Verwandter Link: https://anarsistfaaliyet.org/sokak/covid19-degil-akp19-yasaklari/
author by Angel17publication date Mon Aug 07, 2023 18:23author address author phone Report this post to the editors

Look so very nice topic. Keep posting. https://www.caryfencecompany.com

 
This page can be viewed in
English Italiano Deutsch

Yunanistan / Türkiye / Kıbrıs | Miscellaneous | tk

Thu 28 Mar, 21:10

browse text browse image

17240259_1861861610696387_2532171986647156223_o.jpg imageNewroz Piroz Be! 01:57 Wed 22 Mar by DAF 0 comments

Kawa’nın yüz yıllar önce yaktığı isyan ateşi, devletin Newroz’u yasaklamasına rağmen, Kürdistan’ın dört bir yanında harlanmaya devam ediyor.
Bugün, Demirci Kawa’nın zalim Dehaq’ın karşısına çıkarak “Ey Saray sahibi, seninle adalet için kavga etmeye geldim!” dediği gündür. Bugün, kavganın ve isyanın, direnerek özgürleşmenin günüdür. Bugün, Kawa’nın çıktığı yolda, aynı adalet kavgasıyla; yaşadığımız coğrafyada süren soykırım girişimlerine, kimyasal gazlarla katliamlara, zorla göç ettirmelere ve asimilasyon politikalarına karşı isyanı büyütmenin günüdür. Bugün Newroz’dur!

textmülksüzler Ekim sayısı çıktı! 17:01 Fri 12 Oct by mülksüzler 0 comments

mülksüzler Ekim sayısı çıktı!

textmülksüzler Mayıs 2007 sayısı çıktı! 09:14 Sat 12 May by Dicle Bozdağ 0 comments

Merhaba… Cumhurbaşkanlığı için mahallenin kabadayıları açıklamaları ile racon kesmeye devam ediyor. Her gün televizyon ekranlarından sayın siyasetçilerimiz, birbirlerini, sözde demokrasi-devlet geleneği ama özde çıkar ve güç adına göreve çağırıyor. Biz köleler, mülksüzler ise yeni efendilerimizden birinin hangisi olacağı konusunda sabırsız bir bekleyiş içerisindeyiz. Pop-star benzeri bir T.V programı yapsalar, adaylar çıksa en güzel yalanlarını söyleseler ve biz de huşu içerisinde SMS ile bu oyuna dahil olsak, bu kadar tantana çıkmazdı belki. Bu ayki sayımızda cumhurbaşkanlığı seçimi-aldatmacası üzerine bu minvalde iki yazı hazırladık.
....

imageBaşkanlık Seçimlerine Dair; Sandık Kazandı, Sanan Kaybetti Jul 10 by DAF 0 comments

Adalet ve özgürlük için seçimleri kazanmayı kazanmak SANMAK

imageBaşkanlık Seçimlerine Dair; Kazanan Kim? Kaybeden Kim? Jul 10 by DAF 0 comments

Yine bir seçim ve yine bir seçim öncesi gerilimli günleri bu coğrafyada yaşayanlar olarak deneyimlemekteyiz. Yaşadığımız coğrafyada ya da diğer coğrafyalarda, seçim denilen siyasi sürecin yarattığı şey, oluşan yeni “gerçekliğin” bir sonraki seçimlere kadar süreceğidir. Siyasal iktidarın şekillendiği seçimler sürecinde, seçimler sosyal ve ekonomik gerçeklikte şekillenir, toplumun iktidarını isteyen tarafların bireye sunduğu vaatlerle geçen bu seçim gerçekliği, iktidarın kazanılmasıyla sonlanacaktır.
Seçim ismi verilen siyasal sürecin, toplumun sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılanması için organize edildiği iddiasının gerçek olup olmadığını soru ve cevaplarla tartışarak içselleştirmeliyiz. Çünkü katılacağımız ya da katılmayacağımız seçim süreci gerçekliğinin iddiası şudur; katılmamamız durumunda toplumun sosyal ve ekonomik işleyişine dair söz söyleyemeyiz.
Peki katılmamız durumunda bu işleyişe dair söz söyleyebilir miyiz? Toplum içinde siyasal etken bir birey olmanın şartı olarak karşımıza konan seçimlerin dışında başka bir yol yordam yok mu? Toplumun bütünlüğünü önemseyen, sosyal ve ekonomik kararlarının bir parçası olan, adalet ve özgürlüğü sağlayan bir birey olmanın tek yol yordamı seçimlerde seçmen olmak mı?
Sorular ve cevaplarıyla, Haziran 2018 seçimlerinde seçmen olup olmama, oy kullanıp kullanmama şeçimini yapmak için yani gerçek seçimi yapmak için siyasal süreci, bu süreçte olanları ve olasılıkları değerlendirelim.

textTürkiye: Modernleşme, otoriteryenizm ve siyasal İslam May 14 by Ender Yılmaz & José Antonio Gutiérrez D. 1 comments

[İrlanda'da 2008 başında Red & Black Revolution dergisinin 13 nolu sayıısnda yayımlanmıştır.] Türkiye bu yıl İslamcı bir partinin cumhurbaşkanlığını alması olasılığına karşı Ordu’nun tehditleri ile gündemdeydi. Türkiye AB ile üyelik müzakerelerinde olduğundan, bu hamle Avrupa Birliği’nde bir dizi soruyu gündeme getirdi. Türkiye’deki iki tedirginlik verici iktidar alternatifi siyasal İslam ve yönetim kademesinde zor gücünü temsilen ordu olan modası geçmiş otoriteryen Kemalist laikçilik. Avrupa burjuvazisi, 1980’e benzer bir diktatörlükten yana olmayacaklarını bildiren açık bir mesaj yollayarak, ordu yerine iktidardaki İslamcı AKP’yi destekledi. AB’ye girişin nihai olarak demokratikleşmeye yardımcı olacağını söyleyerek Türkiye ile Yunanistan’ın otoriteryen geleneğini kıyasladılar.

textEgemen Sınıf İçindeki Mücadelenin Arenası Olarak Cumhurbaşkanlığ&... Mar 13 by Şafak Eryılmaz 0 comments

Yüksek siyasetin, medyanın gündemi iyiden iyiye cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanacak gibi görünüyor. Nedir peki bu dönen gerçekten? Kopan fırtınanın altında yatan ne? Egemenlerin, patronların, devletlerin başındaki kodamanların hesaplarını tam olarak anlamanın mümkünü yok. Bilmediğimiz, bilemediğimiz onlarca dolap kapalı kapılar arkasında çevrilmekte. Anladığımız kadarını, tahminlerimizi paylaşalım.

textAvrupa Birliği ve Köylülük Feb 26 by Levent Tok 0 comments

Kara Kızıl Notlar Ekim-Kasım-Aralık 2006 Sayısından alınmıştır.

more >>
Sorry, no press releases matched your search, maybe try again with different settings.
© 2005-2024 Anarkismo.net. Unless otherwise stated by the author, all content is free for non-commercial reuse, reprint, and rebroadcast, on the net and elsewhere. Opinions are those of the contributors and are not necessarily endorsed by Anarkismo.net. [ Disclaimer | Privacy ]