user preferences

New Events

Kuzey Amerika / Meksika

no event posted in the last week

George Floyd: "Özgürlükler Ülkesin’de" bir ölüm çok fazla.

category kuzey amerika / meksika | göç / ırkçılık | opinion/analysis author Tuesday June 09, 2020 01:34author by José Antonio Gutiérrez D. Report this post to the editors

Floyd'un öldürülmesi tek seferlik bir olay değil. Geçen yıl 1,099 kişi ABD polisi tarafından öldürüldü, bunların hatırı sayılır bir kısmı siyahtı. Bu cinayetlerin %99'u tam dokunulmazlık alanında –endişe verici bir dokunulmazlık oranı, yalnızca kıtadaki Kolombiya gibileriyle rekabet ediyor- bu da norm dışı sayılmaktan uzak polis şiddetine ABD yönetici ve elitleri tarafından nasıl göz yumulduğunu gösteriyor. Cumhuriyetçi veya Demokrat hepsi tarafından. [Castellano] [English] [Italiano]
cartoonstatueoflibertyamended2_2.jpg


George Floyd: "Özgürlükler Ülkesin’de" bir ölüm çok fazla

Kendini "özgürlükler ülkesi" ilan eden bu yerde insanlara artık yetti! Gündüz vakti 10 dakika boyunca nefessiz bırakılarak işkenceyle katledilen George Floyd yangını başlatan kıvılcım oldu. Kesin olan şu ki Floyd'un hayatı polisin gözünde elinde bulundurmakla suçlandığı sahte 20 dolardan çok daha ucuzdu. Protestolar ülkenin dört bir yanında patlak verdi, hükümetin orantısız şiddeti ve Başkan Donald Trump'ın silah, ateş etme ve vahşi köpek tehditleriyle karşı karşıya kalındı. Gelin bir saniye Venezuela Maduro’nun ya da Iran'daki Ruhani bu aymaz tehdit diline ve bu baskıcı eylemlere başvursaydı ne olacağını düşünelim. Şimdiye kadar ekonomik yaptırımlar, BM konseyinde olağanüstü toplantılar, askeri müdahaleler mevzu bahis edilmiş ya da "Yoksul halkı" kurumlardaki kasaplardan korumak için karakollardan "akıllı" bombardımanlar çoktan başlatmıştı. Hatta belki, sahte bir geçiş dönemi başkanı olarak à la Guaidó çoktan G-7 tarafından tanınmıştı.

BM'nin ikiyüzlü şefi( yani İnsan hakları şefi) Michelle Bachelet Floyd'un öldürülmesine karşı kahroluyorken protestoculara uygulanan devlet şiddetine karşı aynı şekilde karşı çıkmıyor. OAS'tan Almagro ( Maduro osurdugunda bile kıyameti koparan) son derece şüpheli bir biçimde sessizken, Michelle'in sözleri,Venuzuela hakkındaki konuşmasına kıyasla heyecandan yoksun, Dünya Düzeninde Zenginler için bir kural ve neredeyse geriye kalan herkes için başka bir kural olduğu açık değil mi ?

Floyd'un öldürülmesi tek seferlik bir olay değil. Geçen yıl 1,099 kişi ABD polisi tarafından öldürüldü, bunların hatırı sayılır bir kısmı siyahtı. Bu cinayetlerin %99'u tam dokunulmazlık alanında –endişe verici bir dokunulmazlık oranı, yalnızca kıtadaki Kolombiya gibileriyle rekabet ediyor- bu da norm dışı sayılmaktan uzak polis şiddetine ABD yönetici ve elitleri tarafından nasıl göz yumulduğunu gösteriyor. Cumhuriyetçi veya Demokrat hepsi tarafından.

Seçimler yakalştıkça, Demokratlar isyanın dumanlarında oy kokusu alıyorlar. Ama gerçekte Demokratlar arasında kimin ırkçılıktan ya da şiddetten şikayet etme gibi bir ahlaki yeterliliği var ki? Konu sınır dışı etme ve Ferguson'daki ırkçı baskıya geldiği zaman bir numara olan, 2014'teki Eric Garner cinayetinde timsah gözyaşları döken ve neredeyse aynı koşullarda öldürülen Floyd için en ufak bir eylemde bulunmayan Obama’nın mı ? Meksika'ya duvar örmeye başlayan, Irağı aç bırakıp bombalayan ve güzelce silahlandıran, Suriye'de sağ sol demeden çatır çatır kasaplık yapan sevgilisi El-Kaide cihatçılarını destekleyip finanse eden Clinton’un mu ? Bütün o " sosyalist" konuşmaları için kendi parti kuruluyla bile yüzleşemeyen Sanders’ın mı ? Demokrat çetesine gerçekte oldukları şeyle seslenme vaktidir: Sahtekar. Onlar çözümün değil, problemin bir parçasılar ve tek umursadıkları şey gelecek seçimler. Kendileri de iktidardayken aynısını gösterdikleri yapısal ırkçılık ve polis şiddeti umurlarında bile değil,

ABD'deki sınıf ve ırk şiddeti kurumlarda radikal bir dönüşüm gerektiren yapısal bir problem. Bundan daha azı hiç bir işe yaramaz. Floyd cinayeti, "özgürlükler ülkesi", sözde özgür "hoşgörü ülkesi’nin, anti-Trum protestolarında Demokratların favori uydurmaları olan; sevgi dolu ve eşit göçmenler tarafından kurulduğu mitini paramparça etti. Yapısal ırkçılığın çirkin yüzü( Trumptan İki yüzyıl önceki) yerlilerin soykırımı ve köleliğin üzerine kurulmuş bir ülkenin pis kokusunda açığa çıkıyor. 1920'deki Kızıl Tehlike zamanlarında, farklı düşünenleri kitlesel olarak sınırdışı eden bir ülke. Binlerce siyahı ve sendikacıyı linc eden bir ülke. McCarthyism sırasında düzgün sanatçıların yasaklanıp sansürlendiği, John Wayne gibi beyaz ırkın diğer ırklardan daha üstün olduğuna inanan bir holiganın kahraman olarak ortaya çıktığı bir ülke. Sözde adalet sisteminin, diğer tiranlıklar gibi rutin olarak yürütülen, kokuşmuş dolabında, yasal linçten başka bir anlamı olmayan Mikey Mouse duruşmalarıyla öldürülen birçoklarından Haymarket olaylarının, Sacco ve Vanzetti'nin, Rossenberglerin kemikleri olan bir ülke.

Insanlar öfkeli olmakta haklılar, Hem de nasıl haklılar! Bu sadece Floyd ile ilgili değil, İkiyüzyılı aşkın süregelen baskı ve vahşet ile ilgili. Protestoların "medeni", zararsız kalmasını isteyenler, Irkçılığa karşı cılız sesleriyle konuşurken vandalizme karşı sert çıkışlar yapanlar, Statükonun ikiyüzlü savunuculardan başkaları değildir. Gerçek vandallar mavi üniforma giymenin onlara istedikleri takdirde sakat bırakma, işkence edip öldürme hakkı verdiğini düşünenlerdir. Asıl odaklanmamız gereken neler olduğu ve insanların neden dışarıda sokaklarda olduğudur: Albert Camus'un belirtiği gibi: kurumların şiddetine karşı ezilerinlerin şiddetini hor görmemeliyiz. Kurumları sorgulama ve değiştirme zamanı geldi, Devletin kök salmış şiddet kurumlarını, şu anda milyonları işsizlikle açlıktan ölmeye mahkum eden ekonomik modelleri değiştirme zamanı.

Problem sistemin kendisi, o ya da bu polis memuru, o ya da şu başkan, şu ya da bu parti değil. Bu da vahşiliğin, ayrımcılığın, savaşın, militarizmin, istilanın ve emperyalist mirasın ürünü olan politik kurumlarda kökten bir değişiklik gerektirir. Trump protestocular arasındaki "profesyonel anarşistlerin" varlığını şiddetle kınadı. Oysa hak ettikleri ayakta alkışlanmaktır. Umarım isyandaki kitlelere, aşağıdan yukarıya, dünyanın geri kalanıyla barış içinde ve sürekli olarak iç adaletsizliklerle savaşacak farklı bir ülke hayal etmelerinde yardımcı olurlar. Irkçılıktan, cinsiyetçilikten ve işçi sınıfının sömürülmesinden özgürleşmiş bir ülke. ABD'nin Dünya gücü olarak eylemleriyle ciddi olarak tehlkiye attığı bir dünyada gerçek bir alternatif. İktidar seçkini Cumhuriyetçiler ve Demokratları soruları bile bilmezken sokaktaki insanların cevabı var.

José Antonio Gutiérrez D.
03 Haziran, 2020

This page can be viewed in
English Italiano Deutsch
© 2005-2024 Anarkismo.net. Unless otherwise stated by the author, all content is free for non-commercial reuse, reprint, and rebroadcast, on the net and elsewhere. Opinions are those of the contributors and are not necessarily endorsed by Anarkismo.net. [ Disclaimer | Privacy ]