user preferences

New Events

Polonya / Çekya / Slovakya

no event posted in the last week

Polonya Anarşist Federasyonu'ndan Krzysztof Krol ile Röportaj

category polonya / Çekya / slovakya | anarşist hareketin | interview author Friday June 02, 2006 05:35author by Krzysztof Krol - Polonya Anarşist Federasyonu Report this post to the editors

Bu röportaj, Boston Indymedia’dan Pete Stidman tarafından Polonya Anarşist Federasyonu’ndan Krzysztof Krol ile yapıldı. Anarşist Federasyon içindeki işçi meseleleriyle ve anarko-sendikalizmle ilgilenen bir seksiyonun oluşturduğu İşçi İnisiyatifi’nin Polonya’daki faaliyetlerinden bahsediyor. Krol, bu röportajda Polonya’daki işçilerin genel durumuna dair bilgiler vermekle beraber işçilerle nasıl diyaloga geçilebileceğini ve onlarla ne tür faaliyetler yapılabileceğini anlatıyor.

Geçtiğimiz hafta sonu, (12–13 Kasım 2004) Direnişi Suç olmaktan Çıkartma konferansında dayanışma ekonomisi üzerine bir atölye sırasında Krzysztof Krol’la tanıştım. Kendisi Polonya Anarşist Federasyonu üyesi ve Polonya’nın Poznan şehrinde Rozbrat Kolektifi’nde yaşıyor. O atölyeye katılan bir sürü katılımcı vardı ve bunların içinde sadece ABD’li olmayan iki kişi işçi sınıfından insanlara yönelik pratik çözümler öneriyorlardı. Amerikalılar tohum değiş tokuşu, alternatif para birimleri ve yeşil yatırım planları gibi şeylerden bahsederken Krol gruplarının emeğin radikal örgütlenmesine yönelik hamlelerini anlattı. Arjantin’deki MST’nin bir temsilcisi ise bir topluluğun yiyecek üretimi ve eğitim için kendi kendilerine inşa ettikleri bir toplum merkezi hakkında konuştu.

Alternatif para birimlerinin geçerliliğiyle ilgili tartışma atölye için ayrılmış süreyi de aşarak bütün hızıyla devam ederken ben de emek eksenli bir bakış açısına sahip olan Krzysztof’u bir kenara çekip birebir bir görüşme yaptım.

Boston Indymedia:Polonya’da emek örgütlenmesiyle sağladıklarınızı anlatabilir misin?

Krzysztof Krol: Polonya Anarşist Federasyon’undanım (AF), grup 1989’da kuruldu. Bütün büyük kentlerde seksiyonumuz var, bizimkisi Poznan’da. Federasyon, bilgi değiş tokuşu yapan ve birlikte eylem koordine eden bağımsız, otonom grupların oluşturduğu bir ağ. Genellikle yılda iki defa toplanıp geleceğe yönelik planlarımızı tartışıyoruz. Benim seksiyonumdan arkadaşlarla İşçi İnisiyatifi’ni oluşturduk; bu, AF içinde işçi meseleleri ve Anarko-sendikalizm’le ilgilenen bir grup insan. Bir ay önce İşçi İnisiyatifi Poznan’da resmi bir işçi sendikası kurdu. Bu sendikada iki farklı yerdeki üç fabrikadan 150 işçi var. Başka şehirlerde de üyeleri var. Kaç üye olduğundan emin değilim. Bu sendikalar özürlü insanlardan oluşuyor.

BI: AF içinde emek örgütlenmesi yapılan kaç şehir var?

KK: Beş seksiyon ama AF’nin 20 kasaba ve şehirde seksiyonları var.

BI: Anarşist ideolojinin ne kadarı sendikadan kaynaklanıyor? Sendika nasıl bir yapılanmaya sahip?

KK: Bir sendika kurma fikri aklımıza dört yıl önce geldi ama baştan herhangi bir temelimiz ve işçilerle herhangi bir temasımız yoktu. Niyetimiz önce işçilerle bağlantı kurmak ve bundan sonra belki de sendikayı örgütlemekti. Şimdi ise, geçtiğimiz Mayıs ayında işçiler bize sendika kurmayı önerdiler. Bize, “Başka bir sendikada olmak istemiyoruz çünkü onlar demokratik değiller ve bu da bize yetmiyor. Sendikamızda hiyerarşi olmasını istemiyoruz,” dediler. Bizden anarko-sendikalist bir sendika kurmamızı istediler.

İlk adımımız hemen sendikanın yasal işlemlerini yapmak oldu. Bunu, çok az bir değişiklikle başka sendikaların belgelerini kullanarak yaptık. Bu bizi resmi bir sendika haline getirdi. Birkaç hafta içinde yapıyı gerçek anlamıyla örgütlemek, bunu hiyerarşi olmadan tabandan yapabilmek için buluşacağız. Bunu anarko sendikalist düşüncelere ve CNT, İspanya ve emek tarihindeki diğer örneklere dayandıracağız. Bazen eski, yüz yıllık fikirlerde kötü şeyler olduğunu da görüyoruz. O yüzden bu eski modellere sıkı sıkıya bağlı kalmıyoruz.

BI: CNT’nin tarihsel hedefleri izlenirse, sendika örgütlemekteki en önemli amaçlardan biri işçilerin sahip olduğu bir kolektif yaratmaktır. Sizin yeni örgütünüzün hedefi de bu mu?

KK: Bizim de uzun vadeli vizyonumuz sendikayı özgür bir toplum örgütlemek için kullanmak. Tabii ki vizyonumuz fabrikayı işçilerin denetimine almak. İkinci bir önceliğimiz sendikanın etrafında başka şeyler, başka faaliyetler örgütlemek. Kültürel faaliyetler. Polonya’da bir işçi kültürü yok. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra belli bir işçi kültürümüz vardı ama bunun ardından komünizm geldi ve her şey resmileşti. 1989’da komünizmin son bulmasından sonra kimse işçi kültürünü umursamaz oldu. Tıpkı dünyanın kalan kısmı gibi burada da televizyon ve tüketim sundular. O yüzden biz de işçilerle bazı kültürel faaliyetler örgütlüyoruz, bir fotoğraf sergisi, futbol kupası, toplumsal bilinç taşıyan filmlerin gösterildiği sinema geceleri. Bazen de tiyatroya gidiyoruz çünkü arkadaşlarımızın tiyatroları var ve açılış gecelerine işçileri davet etmek hoşlarına gidiyor.

BI: Birlikte katıldığımız atölyede, atölyeler örgütlediğinizi söylüyordun. Bu atölyelere sizin sendikanızdan olmayan işçiler de katılıyorlar mı? Bunlar sendikanın örgütlenmesinden önce de yapılıyor muydu?

KK: Dört konferans örgütledik. Sonuncusunun üzerinden bir hafta geçti. Polonya’nın her yerinden insanlar geliyor, başka sendikalardan işçiler, heyetler, anarşist ve sosyalist grupların temsilcileri var. Aynı zamanda Avrupa’nın başka yerlerinden Anarko-sendikalist sendikaları davet ediyoruz. En son konferansa İsveç’ten SAC’ı, İspanya’dan CNG’yi ve Almanya’dan FAU’yu çağırdık. Bu konferanslarda yeni bağlantılar kuruluyor ve gelen insanlara yeni bakış açıları sunuluyor. İnsanlar aynı zamanda, yaşadıkları sorunları da gündeme getiriyorlar. Örneğin iyi bir protesto gösterisi nasıl örgütlenir, basın açıklaması nasıl yazılır gibi konularda da atölyeler yapıyoruz.

BI: İşçilere ulaşırken ilk attığınız adım neydi?

KK: Başlangıçta AF’dan bir grup halindeydik. Birkaç kişi çalışıyordu, birkaçı işsizdi, birkaçı da öğrenciydi. İşçilerle temasa geçmemiz gerekiyordu. Bir arkadaşımız Dayanışma Seksenler adındaki daha radikal sendikaya üye olan ve büyük bir fabrikada çalışan işçilere ulaşmamızı önerdi. Bu sendika Dayanışma Sendikası’ndan bıktıkları için ayrılan ve Dayanışma Seksenler adında başka bir sendika kuran insanlardan oluşuyordu. Onlara bazı atölyeler yapmayı önerdik. İlk teklifimiz, “Sizi işten attıklarında, işsiz kalınca neler yapmalısınız?”dı. Buna ihtiyaçları olmadığını söylediler. Biz de başka bir adım attık ve bildiriler basıp bunları fabrika kapısında, saat sabah altıda işlerine giden işçilere dağıttık. Seksenler Dayanışma’dan insanlar bunu gördüklerinde iyi bir grup olduğunu düşündüler, halbuki biz aynı insanlardık! Böyle bir şey yapabileceğimize gerçekten inanmadılar.

BI: Bildiriler neyle ilgiliydi?

KK: Bildiriler ekonomik durum ve işten çıkartmalarla ilgiliydi.

BI: İşten çıkartmalar mı?

KK: Evet, fabrikanın yereldeki durumuyla, dünyanın durumuyla ve bunun Polonya’yı nasıl etkilediğiyle ilgili de bir şeyler vardı. “Tepki göstermeliyiz, tepki göstermelisiniz, birlikte tepki göstermeliyiz.” Çok işe yaradı bu. Bundan sora her şey çok hızlı gelişti. Birkaç gösteri düzenlemeye ve fabrikaların içine yönelik strateji düşünmeye başladık. Fabrikanın içinde bir gazete başlattık. Bunun adı Seksenler İnisiyatifi’ydi. Amacı Dayanışma Seksenler ile İşçilerin İnisiyatifi’ni birleştirmekti. Bundan sonra grevlere gitmeye başladık. O aralar bir sürü grev vardı. Örneğin bir grup 240 gün boyunca bir fabrikanın kapısını işgal etmişti. Bir başka yerde Polonya’nın kuzeyindeki bir tersanede birkaç bin kişi her gün sokağa dökülüyordu. 2002 ve 2003 boyunca grevlere gittik ve bazı bağlantılar kurduk. Bu insanlar bizim konferansımıza geldiler. Grevdeki bir kumaş fabrikası özel işletmeyi atıp yerine bir kooperatif kurdu. Orta Polonya’daki bu fabrikayla iyi ilişkilerimiz var. Son konferansımız bu fabrikada oldu. Aynı zamanda mahkemelerde bir sorunları olduğunda insanlara destek veriyoruz. Kendilerini nasıl savunacaklarıyla ilgili bilgi veriyoruz onlara. İşçilere yönelik bir açık hattımız var. İnsanlar bizi arayıp iş yasasıyla ilgili sorular sorabiliyorlar. İş yerlerinde ortaya çıkan çok pratik durumlar var. Patrona karşı nasıl oynaman gerektiğini bilmen gerek çünkü o sana karşı oynayacaktır. Sana neyin ne kadar mümkün olduğunu söylemeyecektir. Eğer sen daha güçlüysen seni korkutamaz.

BI: Polonya’daki diğer sendikalar neler?

KK: En büyük sendika 750 bin üyeli Dayanışma Sendikası. İkinci büyük sendika ise 720 bin üyeli, komünist eğilimli OPZZ. Dayanışma sendikasının biraz daha solunda ise 300 bin üyeli, Polonya İşçi Sendikaları Konfederasyonu var. Bunun dışında başka küçük sendikalar da var, belli bir işkolunda uzmanlaşmış işçi sendikaları, Dayanışma Seksenler ve şimdi de İşçilerin İnisiyatifi. Polonya’da emekçilerin % 14’ü sendika üyesi.

BI: Bütün bunlar otoriter sendikalar mı?

KK: Evet, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Polonya’daki ilk Anarko-sendikalist sendika bu. Beş altı yıl önce Varşova’da bir grup İşçi İnisiyatifi’nin bir seksiyonunu kurdu ama aslında bu onların arkadaşlarından bir gruptu ve bir iki yıl sonra da sadece arkadaşlarından oluşan bir grup olarak kalmıştı. Diğer sendikalarda çok yolsuzluk var ve hiyerarşikler. Dayanışma Sendikası’nın üst düzey yöneticilerinden birçoğu parlamento üyesi, çoğunun aynı zamanda büyük iş sahipleriyle bağlantıları var. Bazen de kendileri küçük işletme sahibiler; örneğin eğer büyük bir fabrikanın sendikasının başındaysan aynı zamanda bu fabrikanın kardeşi olan ve elektrikleri tamir edip fabrikayı temizleyen küçük fabrikaya sahip olabilirsin. Polonya’da bu normal bir şey. Bizim ülkemizde sendikaların siyasete büyük etkileri var ama sadece sendikaların başında olanların yoksa bir toplumsal hareket anlamında sendikanın değil.

BI: Poznan’da Rozbrat adında bir işgal evinde yaşadığınızı söylemiştiniz. Bunu anlatabilir misiniz?

KK: Burası bir toplum merkezi, insanlar burada yaşıyorlar ama aynı zamanda büromuz, bir kütüphanemiz, anarşist arşivimiz, bir basımevimiz var, burası bizim AF yerimiz. Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Ukrayna, Belarus, Litvanya ve Polonya’daki durumu biliyorum. Burası kadar büyük bir yere rastlamadım. Burası Polonya’daki en büyük ve en eski işgal evi. On yıllık bir geçmişi var. Burası yasadışı, su ve elektrik parası ödüyoruz ama kira ödemiyoruz.

BI: Amerikalı anarşistlerin sizin orada yaptıklarınızla bağlantı kurmalarının en iyi yolu nedir sizce?

KK: İlişki kurmak iyi ama normal ve kolay bir şey. Bu yetmez. Benim düşüncem bir tür pratik bağlantı kurmaktır. Örneğin San Francisco’da bazı şeyleri basmakla ilgili AK ile konuştum. Bir başka örnek de Indymedia filmleri Lehçeye çevirip burada göstermek olabilir. Batı Avrupa’da başka anarko-sendikalist sendikalar oraya giden Polonyalı işçilerin haklarını anlamalarına yardımcı oluyorlar. İşbirliği yapmak için binlerce imkân var. Bir başka örnek de Indymedia filmlerini Lehçeye tercüme edip burada göstermek olabilir. Geleceği düşünerek bir şey geliştirmeliyiz çünkü şimdi yaptıklarımız yetersiz.

BI: Amerika’daki A gruplardan bazılarında bir tür “güvenlik zihniyeti” var ve kovuşturmaya uğramaktan korkuyor gibiler. Sanki yaptıkları faaliyetler yasadışıymış gibi davranıyorlar. Oradaki ve buradaki gruplar arasındaki farkı nasıl yorumluyorsunuz?

KK: Evet, bunu ben de sık sık gördüm. Bu toplumlarımız korktuğu için, anarşistler de korkuyorlar çünkü onlar da toplumun bir parçası. Amerika’da hareket üzerinde gizli servislerini etkisinin Polonya’da olduğundan daha fazla olduğuna şüphe yok. Bence bizim gücümüz açık olmamız ve herkesin her şeyi bilmesinden geliyor. Buradaki radikal insanların gerçekten yasadışı bir şey yaptıklarına inanmıyorum. İnsanları öldürmüyorlar. Jacksonville [Oregon]’deki Anarşist Kara Birlik’in (Anarchist Black Cross from Jacksonville [Oregon]) her bildirisinde silahlı insanlar var ve niye olduklarını bilmiyorum. Benim görüşüme göre anarşizm toplumsal bir harekettir. Sokak kavgalarına sözüm yok, bunların önemli olduğuna şüphe yok ama sürekli sokakta kavga etmek olmaz; bir tür yapı kurmanız gerekir.

Burada insanlar bana genellikle sadece dövüşlerini anlatıyorlar. Orada ve burada epeyce kavgaya girdim, irili ufaklı gösterilere katıldım. Nasıl olduğunu biliyorum, genellikle her zaman aynı şeyler olur.

Eğer siyah giydiyseniz ve vitrinlerin camlarını kırıyorsanız benim için bu radikalizm değildir. En radikal şey insanların değişmesidir. Ondan sonra sokaklara çıkın, eğer gerekiyorsa vitrin camlarını kırın.

BI: Evet, bence amaçla araç arasında bir karışıklık var, insanların amaç konusundaki görüşleri aynı olabilir ama aynı yoldan yürümeyi düşünmüyorlar. Ya da belki akılları başlarından gidiyor. Ve basın da bize yardımcı olmuyor.

KK: Polonya’da hareketin öyle uzun bir geçmişi yok. Aslında insanların çoğu anarşizmin ne olduğunu bilmiyorlar. Bizimle ilgili bazı bilgiler görüyorlar ve belki bunlar iyi bilgiler ve o yüzden fazla itiraz etmiyorlar. Belki de bu anarşizm lafını sevmiyorlar. Poznanlı Anarşistlerin Çeçenlere yardım ettiklerini biliyorlar. Çeçenya’daki savaşa karşı bir sürü protesto yaptık ve bu hoşlarına gitti. Polonya’daki insanların çoğu yaşadığımız geçmişten sonra Rusya’yı sevmezler. Örneğin son zamanlarda sokakta gezen sarhoşun biri, “Aah, ‘Kafkaslara özgürlük!’ Anarşistler! İlk gösteriye gitmeliyim!” diye bağırabilir. Çünkü Ruslardan nefret ediyorlar biliyor musunuz? Ve anarşizmin iyi bir iş olduğunu düşünüyorlar.

Eylem seyirlik bir şey. Ama sendikalarla çalışmak öyle değil. Her gün gitmeniz gerekiyor, bazen sabahları çok çok erken saatlerde. Yatağınızdan kalkacaksınız, bu insanlarla sürekli olarak konuşacaksınız ve o kadar saçma konuşuyorlar ki çünkü her şeyi bilmiyorlar. Ama onlarla kötü konuşamazsınız onlarla konuşmaya, bir şey anlatmaya çalışmalısınız. Ben de o insanlardan bir sürü şey öğreniyorum. Ama bu kolay değil ve bunu yaparken sizi kimse görmez.

Sabah bu insanlarla görüştüğünüzde ve birisi evinde üç çocuğuyla işten atılabilir diye para toplamaya çalıştığınızda kimse bunu görmez. Çünkü bu eylem değildir ve seyirlik değildir. Bence gösteriler sitüasyonalistlerle birlikte tamamın seyirlik. Bu bir seyir, , bu bir oyun, bu sadece oyun. İyi bir simge ama eğer hedefimiz buysa, seyirler düzenlemekse o zaman ben bu işte yokum.

BI: Bu görüşmeyi bitirmek için çok iyi bir not. Artık yemeğe gitmenize izin verebilirim.

KK: Teşekkür ederim.

Kaynak:

http://www.ainfos.ca/04/dec/ainfos00342.html

Çeviri: Kara Kızıl Notlar

This page can be viewed in
English Italiano Deutsch
© 2005-2024 Anarkismo.net. Unless otherwise stated by the author, all content is free for non-commercial reuse, reprint, and rebroadcast, on the net and elsewhere. Opinions are those of the contributors and are not necessarily endorsed by Anarkismo.net. [ Disclaimer | Privacy ]