user preferences

New Events

Yunanistan / Türkiye / Kıbrıs

no event posted in the last week

Zülküf Murat Bora (Bahoz) 17 Mayıs'tan itibaren Yunanistan'da açlık grevinde

category yunanistan / türkiye / kıbrıs | repression / prisoners | opinion/analysis author Wednesday June 29, 2005 07:29author by ORA MIDEN Report this post to the editors

Yaşadığı politik baskılar nedeniyle 1995 yılında Yunanistan'a giden ve siyasi sığınma talebinde bulunan Diyarbakır'lı Zülküf Murat Bora (burada bilinen adıyla Bahoz), aradan geçen 10 yıla rağmen halen siyasi sığınma talebinin kabul edilmemesi üzerine 17 Mayıs 2005'te açlık grevine başladı.

Yaşadığı politik baskılar nedeniyle 1995 yılında Yunanistan'a giden ve siyasi sığınma talebinde bulunan Diyarbakır'lı Zülküf Murat Bora (burada bilinen adıyla Bahoz), aradan geçen 10 yıla rağmen halen siyasi sığınma talebinin kabul edilmemesi üzerine 17 Mayıs 2005'te açlık grevine başladı. Aynı durumdaki diğer kişilere sığınma hakkı tanınmış olmasına rağmen, siyasi etkinlikleri nedeniyle Bahoz'a bu hak tanınmıyor. Bahoz, çoğunlukla anarşist gruplarla ilişkisi, ırkçılık karşıtı mücadeledeki etkin tavrıyla Selanik'te (hatta Yunanistan'da) en azından siyasi çevrelerce tanınan bir kişi. Selanik Üniversitesi'nde gazetecilik bölümü öğrencisi de olan Bahoz, ülkedeki yasal durumunun belirsizliği nedeniyle üniversiteye kaydında da büyük sorunlar yaşamış, zamanında gerçekleştirdiği açlık grevi sonunda kayıt hakkını kazanmıştı. Şu anda üçüncü sınıfta. Şu anda üniversite kampüsünde eylemini sürdüren Bahoz, yarından itibaren şehir merkezindeki Roma Kemerinde (Kamara)eylemini sürdürecek. Hafta boyunca değişik destek eylemleri gerçekleştirilecek. Bahoz'un açlık grevi ile ilgili broşürden bir bölüm: _______________________________________ Neden açlık grevine başladım Açlık grevi seçeneği, saygınlık ve özgürlük talebi için başvurulan son seçenektir. Açlık grevinin amacı, her türlü baskı ve iktidara karşı varlığımızı savunmaktan başka birşey değildir. Uzun yıllar yunan devleti tarafından karşı karşıya bırakıldığım siyasi tutsaklık ve baskının sonunda, ikinci kez açlık grevine başlamaya ve hayatımı tehlikeye atan bu yolu seçmeye karar verdim. Üstelik içinde yaşadığımız toplum, amacı tüketim, bireycilik ve etrafında olanlara duyarsız kalarak nasıl kendini kurtarabileceği sorusu üzerine kurulu duyarsız bir toplum iken bu kararı verdim. Uzun yıllardır, siyasi sığınma ve yunan vatandışlığını hakkettiğimi gösterir belgelerle (Toplum Düzeni Bakanlığı’nda bulunan dosyamda bu belgeler mevcuttur) yaptığım her siyasi sığınma elde etme girişiminde şu anki toplum düzeni bakanı ve geçen tüm bakanlar kararı imzalamayı reddettiler.Yani her zaman olduğu gibi, kendi çıkardıkları yasaları çiğnediler. Açlık grevinin seçilmesi, bir güçsüzlük ya da umutsuzluk eylemi değildir. Hem göçmenler ve mülteciler, hem de onlara desteğini sunacaklar açısından önemli sonuçları olacak bir mücadele yöntemidir. Açlık grevi, devletin yıllardır göçmenler ve mültecilere karşı açtığı cephede bir karşı duruşu ifade etmektedir. Cephenin öbür tarafında devlet göçmenler ve mültecilerin haklarını işkence, hapis, Hitler dönemini anımsatan toplama kamplarına yerleştirme gibi yöntemlerle sürekli ezmektedir. Bir insanın ölmesi ya da sakat kalmasının boktan bir kağıt parçasına değeceği söylenebilir mi? Sorun yalnızca siyasi sığınma değil, toplumsal ve siyasi sorunlarla ilgilenmemem konusunda yunan devletinin bana karşı uyguladığı baskıdır. Daha basit ifade etmek gerekirse; “Ya bu işleri bırakırsın ya da seni bir ömür cezalandırırız”. Ben yolumu seçtim ve bu yolda devam edeceğim. İktidar ve baskı araçlarının sahiplerinin de kendi yolunu seçmiş olması gibi bu da bir seçimdir ve bu çatışmalı durumun gerçekliği içinde gururla yaşamak isteyenler için tek yoldur. Ne şu ana kadar yapmış olduklarımdan (Türkiye’de ve Yunanistan’da) dolayı pişmanım ne de bundan sonra yapacaklarım için pişman olacağım. Bu yüzden bunca baskıyla karşı karşıya bulunmaktayım. Benle dayanışma sergilemek isteyen herkesin siyasi seçimime, yani anarşist (iktidar karşıtı) eylemime, saygı duyması ve bunu hesaba katması gerekir. Beklediğim insani dayanışma değil, siyasi ve toplumsal dayanışmadır. Çünkü barbarlık var oldukça, bu barbarlığı yaratan siyasi iktidarla çatışmaya girmeden insanlık var olamaz. Zülküf Murat Bora (Bahoz)

This page can be viewed in
English Italiano Deutsch
© 2005-2024 Anarkismo.net. Unless otherwise stated by the author, all content is free for non-commercial reuse, reprint, and rebroadcast, on the net and elsewhere. Opinions are those of the contributors and are not necessarily endorsed by Anarkismo.net. [ Disclaimer | Privacy ]