Agenda for the Global South After COVID-19 03:34 Jun 28 1 comments Another Sanders Betrayal 23:08 Apr 15 5 comments Contradictions of Post-Soviet Ukraine and the New Left 04:54 Mar 11 2 comments An inevitable division: the politics and consequences of the Labour split 18:03 Feb 27 0 comments La ofensiva contra el chavismo fracasó. No pudieron y no pasaron 04:16 Feb 27 1 comments more >> |
Recent articles by José Antonio Gutiérrez D.
¡Harold está libre, cayó el montaje judicial! 1 comments Harold Ordóñez Botero: montaje judicial, persecución política, y accio... 0 comments Colombia’s democratic facade is crumbling to pieces 5 comments Recent Articles about Yunanistan / Türkiye / Kıbrıs The LeftWhere is the Kurdistan Workers’ Party (PKK) heading? Dec 30 17 Η στρατηγική ... Aug 26 17 En Kurdistán norte, un pueblo sin Estado reinventa la política Jan 08 16 Sinan Çiftyürek ile Kürt Sorunu ve Komünistler üstüne Söyleşi
yunanistan / türkiye / kıbrıs |
the left |
interview
Tuesday September 18, 2007 06:34 by José Antonio Gutiérrez D.
Mayıs'ta devrimci bir Kürt grubu olan Mezopotamya Sosyalist Partisi’nin sözcüsü Sinan Çiftyürek ile görüşme şansım oldu. Bizden farklı bir siyasal akımdan gelse de söyleşi bizce devrimci hareket içersindeki herkesin faydalanabileceği ilginç noktalar içeriyor. Sinan Çiftyürek açık bir zihin ve eleştirel bir ruhla Kürt mücadelesi ve emperyalizm üstüne konuşuyor. 1. Öncelikle günümüzde Kürt kurtuluş mücadelesinin durumu nedir? Sinan Çiftyürek: 1. Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin geçmişte anti-emperyalist, anti-sömürgeci niteliği bulunuyordu. Kürdistan’ın en büyük parçası olan Kuzey Kürdistan da ise ulusal kurtuluş hareketinin sosyalist kimliği belirgindi. Tüm parti ve örgütler Marksizm, Leninizm iddiasındaydılar. Ancak SSCB ve sosyalist sistemin yıkılmasıyla birlikte başta Kuzey Kürdistan olmak üzere, sosyalizmi savunan örgütler, bu savunudan hızla koptular. Sadece sosyalizm hedefinden uzaklaşmadılar anti-emperyalist hedeften de vazgeçtiler. Günümüzde komünistler hariç Kürt ulusal kurtuluş hareketi kendini anti-sömürgeci hedefle sınırladı. Dolaysıyla da emperyalizmi hedeflemeyen bir ulusallık sorunlarla yüklüdür. Kürt ulusal kurtuluş hareketi bu sorunları yoğun yaşıyor. 2. Türkiye’de baskıda bir artış yaşandığını gördük. Sizce AKP hükümeti ve AB görüşmeleri bu baskının düzeyini azaltmada bir rol oynayabilir mi? Sinan Çiftyürek: Kürt halkına dönük baskı ve operasyonlarda bir artış var ve bu önümüzdeki süreçte daha da artma eğiliminde. Çünkü Türkiye şoven rejimi, son yıllarda Kürt halkını, açık bir tutumla dışlayan, ötekileştiren ve hedef tahtası haline getiren bir siyaset izliyor. Bunu devletin en yetkili sorumluları aracılığıyla ve açıkça sürdürüyor. Örneğin Türk ordusunun en tepedeki yöneticisi olarak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt: “Ne mutlu Türk’üm demeyen herkes Türkiye Cumhuriyetinin düşmanıdır. Öyle de kalacaktır” hatta “Bir gerilla on köylünün lojistik desteği olamazsa barınamaz” ve devamla “İmam, muhtar gerillaya lojistik destek sağlıyor” diyerek Kürt halkını açıkça ve topyekûn hedef alıyorsa önümüzdeki sürçte Kürt halkına dönük saldırılar artacak demektir. Bu süreçte, yeniden tek başına iktidar olan AKP ya da AB süreci baskıları hafifleten bir rol oynayamaz. Ayrıca AB’nin birden fazla kendi Kürtleri vardır. Kuzey İrlanda, Bask, Katalonya vb. . . AKP, sorun Kürt ulusal özgürlük mücadelesine karşı tutuma gelince ordudan farklı düşünmez. Güney Kürdistan’a operasyona sıcak bakmadıysa, bu hem seçim yatırımı gereğiydi hem de zaten orduda operasyona kesin karar vermediği içindi. 3. Türkiye devleti, Irak Kürdistanı’nın bağımsız bir varlık olarak hareket etmesini nasıl karşıladı?
Sinan Çiftyürek: Güney Kürdistan halen Irak’tan bağımsız hareket etmiyor. Çünkü bağımsız devlet değildir. Şu an Irak federal yapısı içerisinde Kürt Federe Devleti olarak bulunuyor. 4. Kürt bağımsızlığına karşı ana argümanlardan biri önümüzde AB üyeliği varken karalarla çevirili bir Kürdistan’ın tercih edilebilir olmadığıydı. Bugünkü petrol zengini fiili Kürt devleti bu bakış açısını nasıl etkiliyor? Sinan Çiftyürek: AB üyeliği sorunu sadece Kuzey Kürdistan (Türkiye parçası) için geçerlidir. Kaldı ki Türkiye’nin AB’ye tam üye olup olmayacağı halen ciddi tartışmalara konudur. Olmak kadar olmamak da bir seçenektir. AB süreci yüz yıldır devletten sopa yiyen Kürt halkı için “belki açık baskılar hafifleyebilir” diye kimi beklentiler yaratıyor. Ama giderek bu beklentiler de zayıflıyor. Kuzey parçasındaki ulusal hareketin ağırlıklı eğiliminin bağımsızlık yerine federasyon vb. olması yeni değildir ve AB süreciyle direk bağlantısı da yoktur, kökleri 1970’lere dayanır. Güneydeki Kürt Federe Devleti, bağımsız bir devlet haline gelir mi, gelirse bunun Kuzey parçası üzerinde etkisi ne olur? Bu sorulara bugünden kesin yanıt vermek zordur. Fakat inandığım bir şeyi belirtmem gerekir: Güney Kürdistan Kuzeyi etkiler ama taşıyamaz! Etkileyip taşıma kapasitesine en fazla sahip olan Kuzeydir ki Kuzey’in bile bunu başarıp başaramayacağı kesin söylenemez. Bir ulustan birden fazla devletin çıktığının birçok örneği vardır. Kürtlerde de birden fazla devlet çıkabilir. 5. ABD’nin ve Kürt halkının çıkarlarının bazı noktalarda paralel olduğunu ifade ettiniz ve pek çok insan da Kürtleri işbirlikçi olarak tanımlıyor. Sizce bu çıkar paralelliği ne kadar sürecektir? Kürt sorununun “Teröre Karşı Savaş”ta ve Bush’un Büyük Ortadoğu Projesi’nde (BOP) oynadığı rol nedir?
Sinan Çiftyürek: Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: emperyalizmin dostu-düşmanı yoktur çıkarları vardır. Çıkarlarına göre dostu da düşmanı da değişkenlik gösterir. ABD ya da İngiltere’nin bu gün dostu olan bir devlet, bir ulus yarın düşmanı olabilir. 6. Bölgesel düzlemde Kürt halkının temel öncelikleri sizce nelerdir? Sinan Çiftyürek: Bu sorunun yanıtı Kürtlerin sosyolojik yapısı başta olmak üzere ayrıntılı ve uzun yanıtları gerektirir. Buna bir röportajın sınırları içinde yanıt vermek mümkün değildir. Şu kadarını belirtebilirim: Kürt halkı, Arap, Ermeni, Asurî halklar gibi Mezopotamya’nın (Verimli Hilal‘in) yerleşik halklarından biridir. Yine Kürt halkı ve Kürt halkının oluşumunda karşılıklı etkileşim sürecinde bulunan halklar, topluluklar Mezopotamya uygarlığının yaratıcı dinamiklerinden biridir. Özellikle Hurriler, Doğu ile batı arasında kültürel köprü işlevleri nedeniyle tarihsel bir yere sahipler. Mezopotamya kültürünün Hitit, Filistin ve Fenike kültürleriyle etkileşim içerisinde oluşmasına ve Yunan ile Batı Avrupa‘ya taşınmasında önemli rol oynadılar. 7. Bugün Ortadoğu’da bir dizi hareket emperyalizme ve ABD hegemonyasına karşı savaştığını söylüyor. Bölgede emperyalizme karşı mücadeleleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sinan Çiftyürek: Bölgede emperyalizme karşı mücadele bugünkü süreçte birçok açıdan sorunludur. Tam anlamıyla “at iziyle it izi birbirine karışmış“tır. Bunun ayıklanması ancak ve ancak dipten gelen yeni bir devrimci başkaldırıyla mümkündür.
Sorunludur; çünkü ABD soğuk savaş yıllarında komünizmin sıcak denizlere inmesini engellemek için Pakistan, İran, Türkiye, Mısır hattında ördüğü “Yeşil Kuşak” gereği birçok İslami örgüt CIA’nın desteği ve yönlendirilmesiyle kurulup geliştiler. Bugün bunları ABD karşıtı cephede görüyoruz (!) 8. Uluslararası kapitalizm ve emperyalizmde gözlemlediğiniz ana özellikler veya değişiklikler nelerdir? Bu bölgedeki ve Kürdistan’daki mücadeleyi nasıl etkilemektedir?
Sinan Çiftyürek: Değerli Yoldaş, bu soruyu yanıtlamam için en azından küçük bir broşür yazmam gerekir. Bu soruyu ayrıntılı yanıtlayan yeni bir manifesto hazırladık ve üzerinde sürdürdüğümüz tartışmaları sonuçlandırmak üzereyiz. 15-20 gün sonra manifesto son şeklini almış olacak. İngilizceye de çevirip siz ve dünya komünist hareketine ileteceğiz.
Bunları belirttikten sonra bir kaç cümle ile şunları belirteyim: 9. Ulusal kurtuluş hareketlerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Sinan Çiftyürek: Dünya’da klasik ulusal kurtuluş hareketleri 20. yüzyılın sonuna gelindiğinde artık belirleyici olarak aşıldılar. Klasik sömürgeciliğin yıkılmasıyla birlikte dün dünyada 40 civarında olan devlet sayısı bugün 200‘ü geçmesi yani herkesin kendi bahçesinin etrafını ulusal çitlerle çevirip ulusal bayrağını dikmesi gibi gelişmeler, ulusal bağımsızlık mücadelelerinin belirleyici olarak aşıldığına işaret eder. Geriye halen az sayıda çözümleşmemiş ulusal kurtuluş hareketleri var. Kısacası Asya, Afrika, Amerika biçimsel olarak ulusal bağımsızlığına ulaştı, ama bu süreçte emperyalizm kapıdan kovulurken bacadan geri döndü. Dünyada 200’ü aşkın devlet var ancak emperyalizmden bağımsız davranabilen az sayıda devlet bulunuyor. Dünden farklı olarak Asya, Afrika ve Latin Amerika’da klasik sömürgeciliğin tasfiyesi ile birlikte, emperyalizmle ezilen, sömürülen halklar arasındaki çelişki de değişime uğramıştır. Çelişkinin çıplak politik yönü zayıflarken; ekonomik, sosyal ve kültürel içeriğiyle toplumsal-sınıfsal yönü ön plana çıkmıştır. 20. yüzyıl Asya, Afrika Latin Amerika ulusal kurtuluş hareketlerinde devrimin belirleyici hedefi (niteliği) olan ulusal bağımsızlıktı. Bu 21. yüzyılda yerini ekonomik olarak da bağımsızlığı hedefleyen toplumsal devrimlere bırakmıştır. Kısacası; Asya, Afrika, L. Amerika emperyalizme ve de artık kapitalizme karşı yeni bir devrime hazırlanıyor. Dipten gelen dalga bunun ilk verilerini bize sunuyor. 10. Son birkaç on yılda bir dizi yenilgi ve dönüşüm yaşayan sol politikanın sizce geleceği nedir? Önümüze çıkacak görevleri ne tür bir hareket ve örgütün başarılı şekilde üstlenebileceğini düşünüyorsunuz? Merkeziyetçiliğin ve teokratik örgütlenme anlayışının eleştirisinden bahsettiğinizi hatırlıyorum ve bunun önemli olduğunu düşünüyorum.
Sinan Çiftyürek: Tarihin yeniden bir yön arayışında olduğuna inanmıyorum. Başka bir ifade ile özgürlük ve sosyalizm dinamikleri tarihe yeniden yön ve içerik katmanın kavgasını geliştiriyorlar. Bu kavga 20. yüzyıla oranla daha derin daha çaplı şekilleniyor. Tıpkı 20. yüzyılın devrimci dalgasını taşıyan dinamiklerin nasıl ki 19. yüzyıla göre daha çaplı ve daha derin şekillendi ise 21. yy devrim dinamiği de 20. yüzyıla oranla hem nicel hem de nitel olarak köklü şekilleniyor, gelişiyor. Bundan kuşkum yok. İnsanlık ve özelde ezilen, sömürülen halklar 21. yüzyılda kapitalizmle nihai hesaplaşmaya hazırlanıyorlar. 21. yüzyıl başındayız, günümüz komünist ve genel olarak devrimci dinamikleri öncelikle 20. yüzyıl devrimci hareketinin gölgesinden kurtulmalıdırlar. Tarihte her zaman kopuş ile süreklilik yan yana, iç içe gelişmiştir. Her kopuş aynı zamanda geçmişle gelecek arasında köprü olarak sürekliliği de içermiştir. Lenin 20. yüzyıl başında kopuş ile sürekliliği başarıyla uygulayabilen bir siyaset dehasıydı. Lenin; Marksizm’i ve 19. yüzyıl deneyimini aynen tekrarlamadı, değişen dünya ve ülke koşullarında Marksizm’e katkı sunarak yeniden üretti.
Günümüz dünya komünist hareketi de Marksizm’in ve Leninizm’in halen geçerli evrensel yönleri ile bilimsel sosyalizm kuramını, dahası 20. yüzyılın göğe akın eden devrimci ruhunu temel alarak sürekliliği; ancak 20. yüzyıla özgü politik program ile pratik mücadele tarzını ve önemlisi artık belirleyici yönüyle yeni bir sosyal demokrat harekete dönüşen eski komünist yapılarla yolunu ayırarak da kopuşu gerçekleştirilmelidir.
Yoldaşlara selamlar, başarılar… |
Front pageSupport Sudanese anarchists in exile Joint Statement of European Anarchist Organizations International anarchist call for solidarity: Earthquake in Turkey, Syria and Kurdistan Elements of Anarchist Theory and Strategy 19 de Julio: Cuando el pueblo se levanta, escribe la historia International anarchist solidarity against Turkish state repression Declaración Anarquista Internacional por el Primero de Mayo, 2022 Le vieux monde opprime les femmes et les minorités de genre. Leur force le détruira ! Against Militarism and War: For self-organised struggle and social revolution Declaração anarquista internacional sobre a pandemia da Covid-19 Anarchist Theory and History in Global Perspective Capitalism, Anti-Capitalism and Popular Organisation [Booklet] Reflexiones sobre la situación de Afganistán South Africa: Historic rupture or warring brothers again? Death or Renewal: Is the Climate Crisis the Final Crisis? Gleichheit und Freiheit stehen nicht zur Debatte! Contre la guerre au Kurdistan irakien, contre la traîtrise du PDK Meurtre de Clément Méric : l’enjeu politique du procès en appel |