user preferences

New Events

Orta Amerika / Karayipler

no event posted in the last week

Gelişiminden Önce ve Sonra James Petras'ın Küba Fotografları

category orta amerika / karayipler | anarşist hareketin | opinion/analysis author Monday March 27, 2006 07:17author by MLC - Küba Liberter Hareketiauthor email movimientolibertariocubano at yahoo dot com dot mx Report this post to the editors

Küba Üstüne Anarşist Bir Yorum

* Küba Liberter Hareketi (MLC – Movimiento Libertario Cubano), şimdiya kadar Küba devriminin koşulsuz bir destekçisi olan birinin sözleri hakkında bazı yerinde gözlemler yapıyor.

Uzun zamandır James Petras’ın Küba hükümetine övgü şarkıları söyleyen koronun en içten üyelerinden biri olduğu biliniyor. Küba gerçeğine sadece gözlerini kısarak bakabilen sol için eleştirel bir yansımanın kapılarının açıldığı nadir bir zamanda bile – Mart ve Nisan 2003’teki ölüm cezaları ve kitlesel tutuklamalar sırasında bile – Petras tereddüt ve şüphe etmeye cesaret edenleri kısa sürede bir emre dönüşen bir makaleyle hedef gösterdi: “Aydınların sorumluluğu: Küba, ABD ve İnsan Hakları” (1). Diğer dostane hataların yanında ahlakı “dürüstlük eksiklği” olarak damgaladı. Aynı zamanda Küba’dan bahsederken “her tür temelsiz suçlamaya ve konuları açıklığa kavuşturma ve "ahlaki emirler" açısından... anlamlı bir temel oluşturmaya hizmet edecek herhangi bir özel bağlamdan yoksun çarpıtmalara başlayanlara” (2) pervasızca saldırıyordu. Petras’a göre o zamanki eleştirmenler sorumsuzluğun ani bir saldırısının kurbanlarıydılar: “Chomsky, Zinn, Sontag ve Wallerstein'in ahlaki emirlerinin ciddiyetsizliği, ABD'nin kitle imha silahlarıyla, önceden açıklanmış bir biçimde oluşturduğu büyük ve açık savaş tehdidinin farkında olmamalarıdır.” Tüm ılımlılık duyusunu kaybettikten sonra az çok sonlandırıcı cümleyi telaffuz ediyordu: “Devrimin istihdam, eğitim, sağlık, eşitlik alanlarındaki büyük kazanımlarını, Küba'nın emperyal savaşlar karşısındaki kahramanca ve ilkeli muhalefetini -ki böyle anılmaya değer tek ülkedir- ve 50 yıldır işgale karşı direnme kapasitesini tamamen görmezlikten gelmek açık bir gayrı dürüstlük örneğidir.” O günlerdeki büyük insan hakları ilallerine rağmen Küba hükümeti tam dokunulmazlığın keyfini çıkarmıştı ve çiğnenemez emirleri bozmaya cüret edenler başlarının üstüne Petras’ın lanetlerinin yağdığını gördü. Küba dışında dünyanın her yerinde sistematik olarak radikalleşen ve toplumsallaşan durumlar gören bu ulu düşünür tapınağın muhafızları arasındaki en üst mevkiler için rekabet ediyordu.

Zaman geçip ABD’nin tehditleri kakleptik (3) ve tekrarlanan bir rutinde devam edip işgaller gerçeklemeyince Petras intikam kılıcını ve ateşli kınamalarını bir kenara bırakıp biraz olgunlaşmış göründü. 20 Şubat 2006 Pazartesi günü CX36 Radio Centenario of Montevideo (Uruguay) için yapılan ve daha sonra La Haine’de İspanyolca basılan söyleşisinde (4) Küba’nın durumunu eleştirel olarak değerlendirdi: – Herkes için bir sürpriz – eleştirisini merkezi ve dışlayıcı hükümetin en korkunç güç sustimallerine değil, ‘devrimin’ doğruluğu sözde şüphe götürmez olan kazanımlarına yöneltti. Açıklamalarını akılda tutarak ve her tür yanlış anlamayı engellemek için kelimesi kelimesine alıntılıyoruz:

“- Bir gelişim sürecinin parçası olduğuna inandığım bazı noktalar var; bunlar Küba’nın meydan okumalar karşısında gösterdiği çelişkilerdir. Hükümet gcikmeli olsa da gerektiğine inandığım önlemler alıyor: örneğin bir milyon civarındaki ev açığının yol açtığı barınma problemine karşı. Hükümetin planı, acil barınma sorununa karşı yılda yaklaşık 100 bin ev inşa etmek.

- Halk, Küba’nın sağlık yardımı konusundaki olumlu uluslararası politikalarını varsayarak bu programın başlatılmasını savunuyor, fakat kanımca Küba kliniklerinin ve hastanelerinin durumu kötüleşmiştir. Bence kalkınma ve restorasyona, tıbbi altyapının iyileştirilmesine odaklanmalılar. Onları onarmaya yönelik bazı mevcut çabalara rağmen altyapı oldukça kötüleşmiştir. Bunun tersine Afrika’da ve Venezuela’da Küba halkının sahip olduklarından daha iyi klinikler var. Enternasyonalizm çok olumlu, fakat halkın daha çok iç gelişmeye ihtiyacı var; bu dengelenmeli.

- Hükümet, eğitim ve sağlık alanlarında yeniliklere açık bir programa girişti ve bu programın başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek, ki şu anda daha fazla kaynağa sahip olduklarına göre başarılı olması gerekli. Bu kaynağın kökeni Castro’ya göre bir milyar dolara ulaşacak bir elektrik tasarrufu planı ve bu kaynağın tahsisine yönelik siyasal kararlar çok önemli.

- Ayrıca özellikle gazolinde müsrüflik ve hatta devlet kaynaklarını çalma sorunu var; bu onaylanan bir gerçek ve bir durumu düzeltme ve suç işleyen gaz satıcılarını değiştirme görevi gelecek nesillere devredildi. Fakat söylemeliyim ki (…) bu beni endişelendiriyor; bu, memurların ve işçilerin bireysel ufak hırsızlıklarından öte yüzlerce milyonun soyulmasına tolere eden bakanlıkların bir sorunu aslında. Ne yapıyorlar? Uyuyup uyumadıklarını veya hırsızlığa katıldıkları için mi hiç kimseyi görevden uzaklaştırmadıklarını sordum. Eğer her kamu veya özel işletmede yaşanıyorsa neden itiraf etmiyorlar? Bu çok ciddi. En azından kıçlarına bir tekme atılmalı, suçlular yargılanmalı.

- İnsanları seferber ederek ve bazı acil konuları ele alarak bir düzeltme programı başlattılar. Bu günkü siyasal takımın sorumluluk sahibi olduğuna ve sorunları kabul etmeye başladığına inanıyorum ve program aynı zamanda siyahî insanların topluma katılımını dengeliyor. İnsan pek çok yerde orantısız bir beyaz temsili görüyor ve bence bu alanda yapılması gereken çok şey var.

- Bu noktaların hakiki olduğuna inanıyorum; insanların şeylerin şekillenmesi için Fidel’in topu atmasını beklemesi bir utanç. Bence aydınlar ve politikacılar inisiyatif almalılar ve sorunların yüzeye çıkması için Fidel’in bir konuşma yapmasın beklememeliler.”

Böylece Petras bizi Küba toplumun altı fotografı ile eğlendiriyor. Olayların dramını yansıtamaktan ve esaslı darbeyi indirmekten uzak olsa da “sosyalist” inşanın pek çok özelliğine değiniyor. Bunlar hala bilinmez kontürleri ve belirsizlikleriyle gerçek fotoğrafların sadece açık bir eklemlenmeye sahip olmayan negatifleri, fakat bu karışık durumlarında bile bazı örnek okumaları başlatabilirler. Bu fotoğrafların en acayip kısmı eğer bir MLC militanı tarafından çekilseler kısa sürede bilindik suçlamalar listesiyle karşılaşacakları: “emperyalizmin kullanışlı aptalları”, “yabancı bir gücün emrindeki solucanlar”, “umutsuz liberaller” tabi eğer gerçek “CIA ajanları” değillerse. Beğenin ya da beğenmeyin bu fotoğraflar bize ait değil, “sosyalizmi inşa sürecinin sadık ve yozlaşmaz bir dostu” olan, yani düz dilde Küba hükümetinin bir dostu olan, James Petras’a ait.

Gelişim Tutarsızlıkları Sergiliyor

Gelişim solüsyonundan birkaç damla dökelim ve biraz daha ışıkla tek tek ve sıralı olarak Pertas’ın yetersiz önerilerinin şifresini çözelim. Bize ne diyorlar?

1) Küba “sosyalizmi” büyük bir barınma krizinden mustarip ve sadece büyük bir açığa sahip değil, aynı zamanda mevcut barnma alanlarının eskimiş durumunu ve pek çok kalabalıklaşma sorununu da görmelisiniz. Kısa vadede şehirlerde daha verilmemiş barınma hakkı için verilecek toplumsal mücadeleler ve hatta bir ev işgalleri hareketi (5) tahmin ediyoruz.

2) Küba’nın sağlık organizasyonunun – “sosyalizmi inşa süreci”nin bir vitrini – resmi versiyonla uzaktan yakından bir alakası yok. Bu onay istiyordu ve Petras’ın övünülecek başarısıdır, fakat Maradona’nın tıbbi bakımı ya da oftalmolojik “mucizeler” ile sıradan halkın aldığı ona göre Afrika’dan bile kötü olabilen tıbbi bakım arasındaki pek de sosyalist olmayan mesafeye de dikkati çekebilirdi.

3) Tetikleyici bir hükümet politikasından çok “elektrik tasarruf programı” – Venezuela’dan gelen cömert petrol sübvansiyonuna rağmen – Küba halkının genellikle sürekli ve dayanılmaz ambargo kılığında muzdarip olduğu bir enerji felaketi olarak görülmeli. Ama bazen gölgelerden ışık geliyor ve insanlar karanlığı grafiti yapmakla hükümet karşıtı posterler asmak için kullanmaya başladılar.

4) Küba “sosyalizmi” günümüzdeki aşamasında yozlaşma yaratmış durumda ve Petras’ın sağlam temelli kuşkularına göre piramidin altındaki bir takım kimliği belirsiz bürokrattan kaynaklanmamaktadır ve yuvası “başkomutan”ın başkanlık ettiği “devrim”in karargâhı olan Bakanlar Konseyi’nin bizzat kendisidir.

5) 1 Ocak 1959’dan bu yana geçen 47 yıl, 1 ay ve 20 gün sonra ve Petras görüşlerini açıkladıktan sonra sonunda onaylanmıştır ki “devrim” devletin olaylar üstündeki söylemlerinin gerçek sosyal dinamiği değiştirmekte aciz olduğunu kanıtlayacak şekilde ırksal ayrımcılık sorununu çözmekte başarısız olmuştur. Açıkçası Küba’nın siyahî nüfusu da sorunun farkıdadır ve biz heycanlandırıcı muhalefet titreşimleri görüyoruz.

6) Küba’daki çok övülen eleştirel kültür bir efsanedir ya da dikkatlice planlanmış gizli bir uygulamadır. Petras’ın tüm “aydınlanmış” keşif ve inisiyatiflerin Fidel Castro’dan kaynaklanmasına şaşırmış olması ve bundan yakınması inanılmazdır, özellikle de tarihte ondan önce davranan eleştirmenlerin bunu ölüm, hapis ya da sürgünle ödediklerini bildiği göz önüne alınırsa.

Her durumda bu gözlemler sadece bir önizlemedir ve şimdi hala özensiz olan, fakat hükümetin performansını reddedecek bir halk hareketinin embiryosunu taşıyan bir taslağa sahip olduğumuza göre uygun gelişimi gerçekleştirmeliyiz. Petras beğensin ya da beğenmesin kendi safça samimi, ama aynı zamanda ölçülü ve kısmi fotografik izlenimlerini takip eden sonuç şudur: militarize ve bir caudillonun (6) hükümranlığı altındaki bir sosyalizm modelinin her yandan iflası. Barınma, sağlık, eğitim ve elektrik dağıtımındaki sorunlar ortaya döküldükten sonra ve hatta sadece halkı etkiledikleri, egemen elitle alakaları olmadığı göründükten sonra biri nasıl tersini düşünebilir? Nasıl toplumsal eşitsizlikler sınıfsal farkların da ötesine geçip ülkedeki çok büyük siyahî nüfusu da etkilemekteyken bu öne sürülebilir? Peki yolsuzlukların egemen sınıfa kurumsallaşmış ayrıcalıklarınında üstünde ve ötesinde ek gelir sağladığı ortaya çıktığında? Tüm devlet gelenekleri, adetleri, alşkanlıkları sonsuza dek sadece Fidel Castro’nun – Küba halkının tek, biricik, eşsiz ve vazgeçilmez çobanı – en zorlu sorunlar hakkında boynunda devletin baskı ilmiği asılı olmadan veya başına “ahlaki” ve “devrimci” lanetler düşmeden konuşma hakkı olduğunu gösterirken? Ne ablukanın, ne işgal tehditlerinin, ne Condoleeza Rice’ın palyaçoca açıklamalarının, ne de Küba’yı Florida’dan ayıran 90 milin bu durumla hiçbir alakası yokken insan nasıl tersini düşünebilir? Nasıl, James?

James Petras’ın analitik sınırlılığı kamerasının sadece gerçeğin en açık göstergelerini yakalayabilmesinden ve içteki hakikati görememesinden kaynaklanıyor. Diğer bir deyişle: Petras’ın kronik problemi “hataların düzeltilmesi” gibi bir kötü adlandırmaya körce kanması ve hemen hepsinin doğuştan gelen, temel ve esaslı hatalara indirgenebileceğini görememesidir – iktidardakilerin veya onların kliğindeki sıkılmış bürokratların çok azının derinlemesine tatışmaya istekli olduğu dehşetler. Bahsettiğimiz tekrar yürüyüşlerin ve karşı-yürüyüşlerin kasvetli devamlılığı veya halkın cebinde dolar taşıyıp taşıyamayacağı değildir; ya da çiftçilerin ürünlerini kasabalarda satıp satamayacağı, “paladare”lerin (7) “nouveau riche”lerden oluşan yeni bir sınıf yaratıp yaratmayacakları veya yeni bir kemer sıkma politikası sonucunda 60 wattlık ampullerin 15 wattlıklarla değiştirilip değiştirilmeyeceği, gaz istasynu görevlilerinin yerine sosyal işçilerin yerleştirilip yerleştirilmeyeceği ya da “sosyalizm”in inşasının Coppelia dondurmasının tarifine bağlı olup olmadığı değildir. Hayır! Konumuz daha büyüktür ve Fidel Casro’nun ebedi ve istikrarsız “yetenekleri”ni bir yana bırakmayı gerektirmekte ve ilk ve son olarak layık olduğu ciddiyetle tartışılmayı hak etmektedir.

Gizli Görünüm

Egemen elitin tolere edemediği derinlikli tartışma nasıl bir şeydir? Küba’da her zamanki gibi bugün de dikkate alınabilecek tek çelişki halkın özerk eylemi ile “Komünist” Parti’nin ve en yüce piskoposunun bitmeyen ve çekilmez vesayeti arasındakidir; kendinden başka düzeltilecek hiçbir şey bırakmayan kendini ödüllendirici bir vesayet. Eğer James Petras “aydınların ve politikacıların” neden inisiyatif alamadıklarını anlamakta yetersiz kalıyorsa bunun sebebi kendisinin probleme dair yüzeysel algısının Küba gerçeğine dair isteklice çektiği fotografların gelişimine izin vermemesidir. Çünkü bu gerçeklikte sorunlar bu mevkiye ancak resmi ve meşru olarak yanılmaz dümenci az ya da çok samimi bir tavırla kendi eski kararlarını “düzeltecek” bir dönüş yaptığında kavuşur. Biri, “başkomutan”ın tüm “harikalar”ın yaratıcısı olduğuna, fakat “sosyalizmi inşa sürecinde” oluşan ve oluşacak felaketler söz konusu olduğunda tamamen arka planda kaldığına ve hiçbir suçu olmadığına inanabilir mi? Bunun cevabı açıktır ve James Petras’ın ve benzerlerinin gerekli kötü adımı atıp bekâretlerini kaybetme vakti çoktan geçmiştir. Şimdi bazı ek ayrıntılar ekliyoruz.

Küba “sosyalizmi”nin başarısızlığı Leninist merkezi planlamanın katışık Karayip versiyonunun başarısızlığıdır. Bu, görüşleri ve “öncü” bilgeliği özyönetim praksisinin sonsuza dek üstünde olacak tekno-bürokratik elitin bilimsel hegemonisine dayalı bir “sosyalizm inşası”nın başarısızlığıdır. Bu yüzden halkın taban örgütlerinde dile getirilen özerk kararların yerine hiyerarşinin aşılandığı devlet kararlarına dayalı bir fikrin iflasıdır: Mesele bütçenin Guevara stilinde mi, yoksa eski soyvet versiyonunun katma değer teorisine dayalı olarak mı yapılacağı değildir. Bunların yanında Sovyet modelinin övündüğü “akılcılığı” parçalayıp atan militarist bir liderliğin hakim olduğu bir yöntemin iflasıdır – ilkinin övgüye değer olduğunu değil, ikincisinin saçmalığın ta kendisi olduğunu düşünüyoruz. Halkı denetim altında tutmak ve Castro’nun ihtişamını arttıracak operasyonlar dışında kullanılamayacak pahalı ve savurgan polisiye-askeri harcamalara merkezi planında bu kadar önem veren ufak bir periferi ülkesini başka nasıl değerlendirebiliriz ki? 10 milyon tonluk başarısız şeker hasadından taşıt sayısıyla orantısız otoyol miktarına, timsah yetiştirmek, her metrekare toprağı kahve plantasyonuna çevirmek veya kürdan ihrac etmek gibi dahiyane fikirlere kadar caudillonun tüm kaprislerinin dahil edildiği bir merkezi plana nasıl bakabiliriz? James, bunun “aydınlar ve politikacıların” sistemetik inisiyatif eksikliği ile bir alakası olabilir mi?

Küba sorununun anahtarı çoktan çözülecek bir şifre olmaktan çıkmış ve halkın vicdanına ve iradesine dayanan sosyalizmin tek olanaklı inşa yolundan geçmektedir. Günümüzde Küba “sosyalizmi”nin dıştan gelen saldırı yüzünden değil, kendi hataları yüzünden çökebileceği kabul edişmiştir: Hatta Fidel Castro geçen yıl 17 Kasım’da yaptığı konuşmada kendi yardakçılarının bu tür görüşler bildirmelerine izin vermiştir. Bununla birlikte son kontrol farklı bir sonuç ortaya koyuyor. “Komünist” parti ve lideri tarafından inşa edilen “sosyalizm” yıkılamaz, çünkü asla varolmamıştır ve görünür gelecekteki tek kurtuluş umudu insanlara devletin ve “öncü” partinin onlardan aldığı her şeyi geri verecek devasa bir özerk projenin gelişimidir. Ve bu geniş, sürekli ve sınırlamasız bir özgürlükler rejiminden ayrı düşünülemez: düşünme ve fikir yürütme özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, seferberlik özgürlüğü ve insanların aracılık ve müdahale olmadan kendi hayatlarına sahip çıkma özgürlüğü. Çünkü son tahlilde sosyalizm ya özgürlükçüdür, ya da hiçbirlşey değildir: James Petras’ın ürkek, ikircikli ve geçikmiş ileri adımının tam olarak kabullenemediği tarihsel bir tasdik.

Notlar:

1. www.rebelion.org; 6 Mayıs 2003

2. ç.n.: alıntılar için metnin Türkçe çevirisinden yararlanılmıştır: http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=243

3. ç.n.: kas katılığı ve çevre ile irtibatın kesilmesi

4. www.lahaine.org/index.php?blog=3&p=12739&more=1&c=1

5. ç.n.: İngilizce orjinali squatter movement. Squatter: kendi malı olmayan bir mülkte kanuna aykırı olarak oturan kişi.

6. ç.n.: caudillo: İspanyolcada otoriter lider.

7. Özel mülkiyetteki restoranlar

Related Link: http://www.movimientolibertariocubano.org

This page has not been translated into Nederlands yet.

This page can be viewed in
English Italiano Deutsch
© 2005-2024 Anarkismo.net. Unless otherwise stated by the author, all content is free for non-commercial reuse, reprint, and rebroadcast, on the net and elsewhere. Opinions are those of the contributors and are not necessarily endorsed by Anarkismo.net. [ Disclaimer | Privacy ]