user preferences

Bir Kürdün bakış açısından Arap başkaldırısı ve Libya’daki emperyalist savaş

category uluslararası | emperyalizm / savaş | interview author Thursday March 24, 2011 05:26author by José Antonio Gutiérrez D. Report this post to the editors

Aşağıdaki röportaj, Türkiye’de yaşayan bir Kürt liberteri olan Nejat Firat Zeyneloglu ile gerçekleştirildi. 21 Martta gerçekleştirilen bu röportajda Zeyneloglu, Arap başkaldırısının Kürt halkı üzerindeki etkilerine ve Güney Kürdistan’daki Kürt eylemlerine değiniyor ve Libya’daki mevcut isyanın vaziyetiyle, birinci Körfez savaşı sonrasındaki Kürt isyanı arasındaki paralelliklerin altını çiziyor. [English] [Italiano] [Français] [Castellano]
20110128t181841z_01_btre70r1bai00_rtroptp_2_cnewsusegyptprotest_2.jpg


1. Bu yılki Newroz kutlamaları nasıl geçti? Sürmekte olan Arap isyanlarını da düşününce, şüphesiz ilginç bir dönem olmalı...

Bu yılki Newroz kutlamaları kesinlikle coşkulu bir atmosferde gerçekleştirildi; Kürdistan’ın her yanından ve yurt dışından milyonlarca insan kutlamalara katıldı. On yıllardır, Newroz yalnızca ulusal bir kutlama değil, aynı zamanda Kürt halkının kurtuluşu için verilen zorlu ve uzun erimli mücadeleyi de temsil eden bir gösteri olmuştur. Nitekim, Newroz’u kutlama hakkına sahip olmak için bile on yıldan fazla bir süre mücadele ettik. Bununla birlikte, bu yıl, Newroz’u kutlayan milyonlarca Kürdü asıl motive eden şey, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki muazzam isyan dalgasıydı. Kürt halkı bu hareketi, zalim rejimler tarafından ezilen diğer halklara duyulan bir sempatiyle birlikte, sıcak bir şekilde karşıladı. Bu isyan dalgasının, bölgede yaşayan halkın bilincinde çok önemli bir dönüm noktası yarattığını düşünüyorum: diktatörlükler ve acımasız yönetimler neredeyse sonsuz ve ölümsüzmüş gibi görünebilir, fakat halk bu rejimleri devirmek için ayağa kalktığında, ne diktatörlükler ne de iki yüzlü parlamenter sistemler hayatta kalabilir; devrim mümkün ve de günceldir. Hepimiz bu muazzam deneyimden dersler çıkarmalıyız.

2. Kürt özgürlük hareketinin bu protestolarla ilgili tutumu nedir? Arap halk kitlelerinin taleplerinin ortak mücadele için bir zemin yaratacağını düşünüyor musun?

Kürt özgürlük hareketinin Arap direnişinden büyük bir memnuniyet duyduğu açık. Kürtler çok uzun bir süredir özgürlük için mücadele ediyorlar, bu yüzden Kürtlerin bu isyanlara sempati duymaları oldukça beklenir bir şeydir. KCK, (Koma Civakên Kurdistan – Kürdistan Topluluklar Birliği) Arap isyanlarıyla ilgili açıklamasında isyancıları selamladı ve Ortadoğu’daki bütün diktatörlükleri ve zalim sistemleri yıkmaya çağırdı. Egemen sınıflar, devletler ve emperyalist güçler tarafından halklar ve topluluklar arasında sistematik bir şekilde yaratılan yapay düşmanlıkların, bundan böyle etkisini kaybedeceğine inanıyorum. Verilen özgürlük mücadelesi sayesinde, bölgede yaşayan bütün halklar müşterek hedefler vasıtasıyla ortak bir geleceği inşaa etmeye muktedir olduklarının farkına varabilirler. Öyle umut edelim...

3. Bu başkaldırı dalgası sırasında, Irak’taki Kürt nüfusunun rolü neydi? Güney Kürdistan’da önemli gösteriler düzenlendiğine dair duyumlar alıyoruz...

Güney Kürdistan’da, resmi adıyla Irak Kürdistanı’nda, gerçekten de güçlü gösteriler düzenlendi. Gösteriler, yoksul bir emekli askerin yerel hükümetin yolsuzluklarını, bölgedeki baskıları ve yoksulluğu protesto etmek için kendini yakmayı denemesiyle başladı – tıpkı Tunus’taki gibi. Aynı gün Süleymaniye’de, binlerce insan eylem yapmak için sokağa döküldü. Bu gerçekten de güçlü bir isyan dalgasıydı. Bölgesel hükümet bu gösterilere şiddetle karşılık verdi: polis iki protestocuyu öldürdü, ellisini yaraladı. Gösteriler bu noktadan sonra elbette bitmedi, aksine daha da güçlendi ve bütün bölgeye yayıldı. Bence, açıktır ki bu direnişe ilham veren şey Arap isyanlarıydı. Kitleler içinde yaşadıkları mevcut koşullara karşı direnişe geçti. Bir yanda sırtını yerel aşiretlerin ve bölgesel hükümetin korumasına dayamış sömürücü bir sınıf, diğer yanda ise bir zulüm sisteminin altında yaşayan yoksul halk. Hükümet şimdilik halka vaatlerde bulunmakla yetiniyor ama inanıyorum ki halk artık kandırılamayacak.

4. ABD Libya’yı uçuşa yasak bölge ilan edince, Libya’daki mevcut durumla 1991 savaşı sonrasında Irak Kürdistan’ındaki durum arasında benzerlikler de belirdi. Solun bazı unsurları, bunun gibi kriz dönemlerinde emperyalist ulusların Saddam Hüseyin ya da Kaddafi gibi diktatörlerin üzerinde güç gösterisinde bulunduğunu, bu yüzden de doğru tutumun emperyalistlere karşı bu diktatörlerin yanında saf tutmak olduğunu iddia eden mekanik sonuçlara ulaştılar. Liberaller ise bu diktatörlerin korkunç olduğunu ve diktatörlere karşı harekat zemininin meşru olduğunu düşünme eğilimdeler; bunun anlamı diktatörlere karşı emperyalistlerin yanında saf tutmamız gerektiğidir. Hem 90’lı yıllardaki Kürt deneyimini, hem de Kürt hareketinin Suriye ve İran gibi emperyalizmin yeminli düşmanlarına karşı da, Türkiye gibi ABD’nin yakın bir müttefiğine karşı da aynı anda savaşırken, bunlara ek olarak direnişi ezmek için diğerleriyle açık bir biçimde işbirliği yapan Irak’taki “Kürt milliyetçi” hükümetiyle de zorlu bir mücadele içinde olduğunu akılda tutarak soralım; Libya’daki son gelişmelerle ilgili görüşün nedir?

Senin de dediğin gibi, Kürdistan ve Libya’daki süreç arasında benzerlikler var. Ve çoğu solcu, tıpkı Kürt meselesinde sıklıkla yanılgıya düştükleri gibi, Libya sorununda da genellikle yanılgıya düşüyorlar. Birincisi, herhangi bir diktatörü ya da diktatörlüğü desteklemek, daha da kötüsü bunların ilerici veya gerçek anlamda anti-emperyalist olduğunu düşünmek yanlıştır. Aslına bakılırsa, bütün bu diktatörler, bir takım emperyalist güçlerin yardımıyla kendi insanlarını ezmektedir. İkinci olarak, herhangi bir özgürlük mücadelesinde emperyalistlerin yardımını beklemek de yanlıştır.

Diktatörlükleri savunmak da, diktatörlere karşı emperyalist müdahaleyi savunmak da temelde aynı şeydir; bu, özgürlükleri için kendi mücadelelerini veren halk kitlelerinin iradesini reddetmek ya da yok saymak anlamına gelir. Bu iki argümanda da halka, kitlelere ve onların mücadelesine duyulan güvensizliğe dikkat çekmek istiyorum. Emperyalist ülkeler için, doğal olarak, bütün mesele “istikrar” denen şeyi sağlamaktır; çünkü çıkarları bu “istikrar”a bağlıdır. Bu yüzden genellikle, çıkarları korunduğu sürece, emperyalistler kimin egemen güç olduğunu umursamaz; faşistler, sosyal demokratlar, muhafazakarlar, yeşiller ya da diğerleri, pek farketmez. Daha bir ay öncesine kadar Sarkozy’nin, Berlusconi’nin, Erdoğan’ın ve diğerlerinin Kaddafi’nin en güvenilir dostları olduğunu hatırlayın. Çünkü hepsinin Libya’da yatırımları vardı ve bildiğiniz gibi kapitalizmde yatırımlar insanların hayatından daha önemlidir.

Emperyalistler Libya halkından Kaddafi’den korktuklarından daha fazla korkuyorlar. Bu yüzden, bu savaşın amacı Libya’da emperyalist ülkelerin yararına yeni bir yapıyı kurmak ve garanti altına almaktır. Libya halkının kendi iradesine dayanan mücadelesini desteklememiz gerektiğini düşünüyorum. Her tür baskı ve otoriteye karşı, her türden doğrudan demokrasi ve özyönetim pratiğini desteklemeliyiz. Libya halkının kendi kaderini tayin etme hakkını kabul etmek zorundayız, ve Kaddafi’nin veya emperyalistlerin değil Libya halkının safında olmalıyız.

Özgürlüğü kazanmak için süren Kürt direnişi sırasında, Türk milliyetçi solu özgürlük hareketini eleştiriyordu çünkü Kürtlerin statükoyu kabul etmesi gerektiğini ve uluslar arası dengeleri bozmaması gerektiğini düşünüyorlardı. Fakat özgürlük ertelenemez bir taleptir. Hem diktatörlere hem de emperyalistlere karşı özgürlüğü ve özyönetimi savunmalıyız.

5. Orta Doğu’da Hristiyanlar, Şiiler, Sunniler, Aleviler ve diğer bir çok topluluk arasında gerilimler olduğunu duyuyoruz. Kürt özgürlük hareketi, Ortadoğu’daki karmaşık halklar mozağinin barış içinde bir arada yaşamasının bir yolunu bulmak için Demokratik Konfederalizm projesini ortaya attı. Bu proje, kolonyal sınırlara değil benzerliklere ve ortak çıkarla göre aşağıdan yukarıya federasyon halinde birleşmiş topluluklar öneriyor. Sence, isyan halindeki bölgede bu proje şimdi daha da mı anlamlıdır?

Ben Kürt özgürlük hareketi ve Öcalan tarafından geliştirilen demokratik konfederalizm projesini önemsiyorum. Bir çok eksikliğine rağmen, bu, özyönetime, anti-kapitalizme ve ekolojizme dayanan bir projedir ve bence tartışmaya değer bir projedir. Özgürlük hareketi güçlü olduğu bölgelerde bu projeyi hayata geçirme kararı aldı. Benim şahsi düşünceme göre, bu deneyim gözlemlenmeli ve tartışılmalıdır.

This page has not been translated into Castellano yet.

This page can be viewed in
English Italiano Deutsch
© 2005-2024 Anarkismo.net. Unless otherwise stated by the author, all content is free for non-commercial reuse, reprint, and rebroadcast, on the net and elsewhere. Opinions are those of the contributors and are not necessarily endorsed by Anarkismo.net. [ Disclaimer | Privacy ]